Gürer, “Yıl başından bu yana karkas kesim fiyatlarında yaşanan artışa dikkat çekerek, et fiyatlarının artış nedenlerini ve iktidarın bu konudaki planlamadan ve öngörüden uzak politikaları olduğunu ifade etti.
Ulusal Süt Konseyi tarafından çiğ süt tavsiye fiyatının üreticiyi memnun etmediğine de değinen Gürer, ilerleyen süreçte yaşanacak sorunlara karşı iktidarı uyardı.
Gürer, Diyanet İşleri Başkanlığının vekalet yoluyla kurban kesim fiyatının 2020 yılında bir koyun için 975 lira olduğunu ve geçen 4 yıllık süreçte bu fiyata bir kilo pirzola dahi alınamadığını vurguladı.
ET VE SÜT, HER GÜN FİYATLARI İLE GÜNDEM OLUŞTURUYOR
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer “Ülkemizdeki ekonomik krizin etkileri çok farklı alanlarda görülüyor. Bunun yanında et ve sütteki sorunlarla hemen hemen her gün gündem oluşturuyor. Ve et ve süt ile ilgili sorunların artması ve yönetilemez hale gelmesi siyasi iktidarın bu konudaki vurdumduymazlığı ile ilgilidir. Çünkü son 5 yılda bu sürecin ortaya çıkacağını birden çok kere dile getirdik, ifade ettik. Verirler sağlıklı değil ve ülkemiz ithalata dayalı bir politika nedeniyle tarımda sıkıntı yaşıyor. Bakınız, ülkemiz TÜİK verilerine göre büyükbaş, küçükbaş hayvan yanı sıra at, merkep, katır, deve dahil olmak üzere 73 milyon 472 bin baş hayvan varlığından söz ediliyor. Bu verilere göre Türkiye'deki hayvan varlığının diğer kurumlarda rakamları incelendiğinde karşınıza farklı farklı sonuçlar çıkıyor. Şu anda büyükbaş hayvan, küçükbaş hayvan varlığında dahil sayısal sorunlar var. 2022 yılında sığır varlığımızı cumhurbaşkanlığının bütçede dağıttığı 2024 yılı program kitapçığında 16 milyon 852 binbaşı olan ifade ediliyor. Ulusal hayvan sayım raporunda Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği ise bu rakamı 14 milyon 80 bin 691 baş hayvan olarak açıklıyor. Arada yaklaşık 2 milyon büyükbaş hayvan rakamsal farkı var, keza, çünkü için açıkladığı rakamda da 16 milyon 583 bin büyükbaş hayvan varlığından söz ediliyor. Yani verilerde hayvan varlığı rakamsal olarak birbiriyle tutmuyor. 2024-2028 12 planda da 16 milyon 800 bin gösteriyor. Bu durumda ülkemizde hali hazırda hayvan varlığı tam olarak büyük başta da belirlenebilmiş değil, değişkenlik göstermesi bu konuda yapılan planlamaların sapmasına neden oluyor. Aynı durum küçükbaş hayvanda da geçerli. 2022 yılında 56 milyon 265 bin baş küçükbaş hayvan varlığından söz edilirken, 2023 yılında bu rakam 52 milyon 363 bin olarak görülüyor. Bu hesapla yaklaşık 4 milyon küçükbaş hayvan varlığı da 1 yıl içinde erimiş. Bu veriler ışığında değerlendirdiğimizde Türkiye'nin hayvan varlığı konusundaki rakamsal verileri kurumlarda, birliklerde, cumhurbaşkanlığında, TÜİK'te farklı farklı ortaya çıkıyor. Bu ortaya çıkışta planlama sorununu beraberinde getiriyor. Verilerin gerçekçi olması, gerçek sayıdaki hayvan varlığının ortaya çıkması lazım. geçtiğimiz yıl Ticaret Bakanının soruma verdiği yanıtta Türkiye, ilk 10 ayda 682 bin 331 baş hayvan ithal etmiş, verilen para 864 milyon dolar. Et ithalatımız ise aynı dönemde 26 bin 954 ton olarak gerçekleşmiş, 181 milyon dolar da et için yurt dışına para ödemişiz. Peki, bu yıl durum ne diye baktığımızda? İlk iki ayda 89.605 baş hayvan ithalatı gerçekleşmiş, ithalata ödenen para 129 milyon 567 bin 236 dolar. Yani, kendi besicimizin, üreticimizin hayvan varlığının yeterli olduğu süreçte, yurt dışından hayvan ithal etmemiz, hayvan açığımız olduğunun göstergesi. Verilerdeki rakamlarla gerçek örtüşmüyor. Geçen yıl 650 bin ilk 10 ayda hayvan ithal eden anlayış, bu yıl da 600 bin hayvan ithal edeceğini açıklamış durumda. Bu rakamlar da dikkate alındığında, verilerdeki yanlışlıkların bu şekilde kapatılmaya çalışıldığı da görülüyor.” dedi.
KESİM FİYATLARI SÜREKLİ ARTIYOR
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Yılbaşından bu yana kesimhanelerden alınan haftalık raporların ışığında et Süt Kurumu hariç kesim fiyatlarında önemli ölçüde artış yaşandı. Yalnızca dana bıçak yağsızda 263 lira 80 kuruş olan kesim ücreti şu anda 364 lira 31 kuruşa gelmiş bulunuyor. Yani, peşin fiyatta yapılan kesimde danadaki artış 101 lira. Aynı şekilde bölge ortalamasını dikkate alınarak baktığımızda kuzu da bu fiyat 275 lira 86 kuruş iken, 4.1.2024 tarihinde bu rakam 415 lira 34 kuruşa gelmiş. Kuzudaki artışta 117 lira, bu yalnızca kesimhanedeki fiyatı. Tabii, bunun borsadaki fiyatı da bugün için ortalama dana et but 395 lira, dana eti Kars 382 lira, süt kuzusu eti 476 lira, kuzu eti bot 440 lira, kuzu et kolu 374 lira, pirzola da borsada 550 lira. Peki, bunların bir de raf fiyatı var. Raf fiyatı her markette farklı. Kesimhane çıkışı belli, borsa fiyatı belli, ama marketlerin uyguladığı fiyat da farklılıklar. Et fiyatları bazı marketlerde dana kıyma 470 lira, dana pirzola 840 lira, ceza kuzu kol 610 lira, kuzu kuşbaşı 790 lira. Biz zaten kendim gittim kasaba, pirzolanın fiyatını sordum, kilosunun 1.200 liradan işlem gördüğünü söyledi. Yani, her gün de fiyat değişiyor, kente göre değişiyor, markete göre değişiyor, satıldığı yerdeki kasabın durumuna göre değişiyor. Öyle olunca, emekli aldığı maaşla zaten eti göremiyor, dar gelirli de etten uzaklaşıyor. Kasaplarda şikayetçi, marketlerde şikayetçi, hayvancılık yapan da şikayetçi, aracılarla ithalatçıların dışında dert yanmayan da yok. Bu işi bu iktidar nasıl başarıyor? Bu da ayrıca düşünülmesi gereken bir durum.” diye konuştu
BİR BARDAK ÇAY 38 TL
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ulusal Süt Konseyi süt fiyatını açıkladı ve verdiği fiyat, kendisinin belirlediği maliyetin altında. Yem fiyatlarındaki artış üreticinin 1 Mayıs'ta gerçekleşecek fiyat artışıyla mutlu etmedi, %8,5'lik bir artık üreticinin hayvanını kesime göndermesine neden olacak. Bunun önlenmesi siyasi iktidarın elindeyken, geçmiş yıllarda yapılan yanlışlarla bu önlenmedi ve sorun devam ediyor. Şimdi 1 litre sütün maliyeti 16 lira civarındayken, verilen yeni fiyat üreticiyi mutlu etmediği gibi, sütün elde edilmesi için cumartesi, pazarı, bayramı tatili hiçbir olanağı olmayan çünkü sürekli hayvanla haşır neşir olan üretici ağır giderleriyle birlikte yaşadığı mağduriyette bu sütten para kazanamazsa işi bırakıyor. Ama dün bir alışveriş merkezine gittim, bir bardak çay içtim. Çayın burada fişi 38 lira. Bir bardak çayın fiyatı 38 lira olduğu yerde, bugün 1 litre sütün fiyatı, üreticiye tatmin edecek bir fiyat olmaktan uzak, 14 lira 65 kuruşun üzerine çiğ süt dilim desteği verilerek bunları mağduriyeti kısmen önlenebilir. 16 liranın altındaki bir fiyat da besicilik ve süt inekçiliği yapanı bu işten soğutur. Vatandaş ne yapsın? Çünkü bu gelen artışla peynire, sütten mamul ürünlere yansıdığında, üreticiye verilenin 2-3 katı tüketici ürünlere gitmeye başlıyor. Sürekli çağrıda bulunuyoruz, ülkemiz yemde yarı yarıya dışa bağımlı, sütte yaşanan sorunların, hayvancılıkta yaşanan sorunların ortadan kalkması için mutlak suretle yem fiyatlarındaki artışı durdurun. Sanayici sütü alıyor, yemi satıyor. Böylece, sanayicisi yeme zam yapıyor, sütte düşük kalan fiyattan da fayda sağlıyor. Eğer biz küçük aile tipi işletmeleri korumazsak, et ve sütte erişebilirlik ile ilgili sorunlarımız bundan sonra da katlayarak devam eder. İçinde bulunduğumuz koşullarda sürekli olarak iktidarı uyardık, uyarıyoruz. Çünkü et ve süt, protein olarak toplumun her kesiminin tüketmesi gereken besin maddeleridir. Bunlardan özellikle dar gelirliyi, emekliyi mahrum etmeyin, bu süreç doğru yönetilebilir bir süreç değil.” dedi
2020 YILI KOYUN FİYATINA BİR KİLO ET
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2020 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı vekalet yoluyla kurban kesim bedelini 975 lira olarak açıklamıştı. 975 lira koyunun 1 adediydi. Bugün, bu fiyatta 1 kilo et alınıyor. 2020'den 2024'e, 4 yılda koyun fiyatına vatandaşlardan bir kilo et alabilir hale gelmişse, burada uygulanan politikaların yanlışlığı açık ve net olarak ortaya çıkıyor. Onun için Tarım ve Orman Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı bu konuda oturup çalışmalı. Nasıl olur da 2020 yılında 1 adet koyun 975 lira vekalet yoluyla kesim ücreti açıklanırken, bugün bu fiyata 1 kilo pirzola alınamaz hale geldi, bunun düşünülmesi gerekir. Bu süreç doğru bir süreç değildir, doğru yönetilmiyor. Yalnızca sözle yaşanan sorunların ortadan kalkması mümkün değil, çözüm hayvancılık giderinin %70'ini oluşturduğundan mutlak suretle yem sübvanse edilmeli, çiftçi desteklenmeli. Yoncada samanda arpada, süt yemindeki artışlar bu işin sürdürülebilirliğini olumsuz etkiliyor. Üretici kazanamıyor, tüketici pahalı ürün alıyor. Ve ne yazık ki, protein dediğimiz olgudan da toplumda, başta çocuklar olmak üzere, alım gücü olmadığı için uzaklaşılıyor. Bunun bir an önce çözüme kavuşturulması gerekir.” dedi.